Antikalar E-posta Listesi

Türk Sanat Piyasasından haberdar olmak için, en güncel müzayedeleri takip etmek için lütfen eposta listemize üye olun.

         

123 Street Avenue, City Town, 99999

(123) 555-6789

email@address.com

 

You can set your address, phone number, email and site description in the settings tab.
Link to read me page with more information.

Kur'an

Kur´an-ı Kerim Cüzü - 18 Temmuz 2012

Bulunduğu Yer :İstanbul, Eyüp, Baba Haydar Camii

Bildirim Tarihi :18 Temmuz 2012

30 adet

 

 

 

 

 

 

Kuran´ı Kerim Cüzü - 25 Haziran 2012

Bulunduğu Yer :İstanbul, Eyüp, Baba Haydar Camii

Bildirim Tarihi :25 Haziran 2012

30 adet

 

 

 

 

 

 

Kur’an-ı Kerim - 28 Ocak 2011

Bulunduğu Yer :İstanbul, Üsküdar Kandilli Camii

Bildirim Tarihi :28 Ocak 2011

Materyal :Kağıt, İs Mürekkebi, Deri

Tarihi: 18.yy.
Krem renkli aherli kağıt üzerine, siyah is mürekkebi ile nesih hat kullanılarak yazılmıştır. Durakları altın renkli olup, sure isimlerinin yazıldığı kısımda da altın kullanılmıştır. Yeşil renkli deri cilt olup, üzerinde geç devir baskı yapılmak suretiyle bezenmiştir. Şirazelidir.

 

Kur’an-ı Kerim - 28 Ocak 2011

Bulunduğu Yer :İstanbul, Üsküdar Kandilli Camii

Bildirim Tarihi :28 Ocak 2011

Materyal :Kağıt, İs Mürekkebi, Deri

Tarihi: 19.yy.
Krem renkli aherli kağıt üzerine, siyah is mürekkebi ile nesih hat kullanılarak yazılmıştır. Durakları kırmızı renklidir. Kırmızı renkli deri neoklasik cildinin üzerinde, altın ile sıvanmış salbekli şemse ve köşelik motifleri bulunmakta olup, şirazelidir.

 

Kuran-ı Kerim - 17 Mart 2004

ulunduğu Yer :Yavuz Selim Camii

Bildirim Tarihi :17 Mart 2004

İstanbul, Fatih ilçesinde bulunan Yavuz Selim Camii`nden tarihi değer taşıyan 14 adet Kuran-ı Kerim 17.03.2004 tarihinde çalınmıştır. 13.-19. yüzyıllara ait olduğu tahmin edilen Kuran-ı Kerim`lerin sayfa kenarları bezemesizdir ve orijinal ciltleri mevcut olmayıp yeşil muşamma ciltleri vardır. Aherli kağıt üzerine siyah mürekkeple yazılmış olan Kuran-ı Kerim`lerin bazılarında serlevha sayfası cetvelsiz ve bezemesizdir.

 

Kuran-ı Kerim - 26 Subat 2004

Bulunduğu Yer :Divan Eserleri Müzesi

Bildirim Tarihi :26 Subat 2004

Boyut :37 x 27

İstanbul, Eminönü ilçesinde bulunan Divan Eserleri Müzesi Semahane Bölümü`nden 1 adet Kuran- Kerim`in 21.01.2004 tarihinde çalındığı tespit edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü`nce 26.02.2004 tarihinde çalındığı açıklanan 37x27 cm. ebadında ve 5.5 cm. kalınlığında 514 sayfalı Kuran-ı Kerim ile ilgili bilgi sahibi olanların Müdürlüğe başvurması gerekmektedir.


Bu eser hakkında bilgi sahibi olanların başvurabilecekleri yer : 
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü

Mevlevihane`den Çalınan Eserler - 7 Mayis 1997

Bildirim Tarihi :7 Mayis 1997

İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi`nde bulunan ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce teberrukat eşya deposu olarak kullanılan Yenikapı Mevlevihanesi`nde 7 Mayıs 1997 tarihinde meydana gelen yangın sonrasında yapılan incelemede 62 adet kilim ile 54 adet halının bulunamadığı ve söz konusu eserlerin yangın öncesinde çalınmış olabileceği belirtiliyor. Halı ve kilim dışında çalındığı tespit edilen diğer teberrukat eşyalarının listesini sunuyoruz:

Hat levhalar:

1. "Barek Allah" yazılı, tarihsiz ve ketebesiz. (20x34,5 cm.)
2. 1948 tarihli, İbrahim İşlemeci ketebeli Besmele, Fatih Suresi, Allah, Muhammed ve Dört Halife ismi yazılı. (60x71 cm.)
3. "Allahu Vahde" ibareli, İzzet ketebeli ahşap levha. (29,5x24,5 cm.)
4. Ömer, Muhammed, Ebubekir, Allah, Ali, Osman, Talik hatlı. (24x29 cm.)
5. Kelime-i Tevhit. 56x23 cm.)
6. 36 cm çaplı Osman yazılı levha, celi sülüs hat.
Kuran-ı Kerim ve Levhalar:
1. Kuran-ı Kerim. (17x19,5 cm.)
2. Kazan baskısı, cildi eskimiş Kuran-ı Kerim. (17x21,5 cm.)
3. Kazan baskısı Kuran-ı Kerim. (11x17 cm.)
4. Kuran-ı Kerim. (21x33 cm.)
5. Sülüs hatlı levha. (40x45 cm.) 
6. Kırmızı ciltli matbu eser. (17x12 cm.)

Yazma Eserler:

1. 25 adet kahverengi deri ciltli, Mehmet Efendi bin merhum Hürrem Ağa Vakfı`na ait Kuran-ı Kerim.
2. İnce kağıt kapaklı, yaldızlı cetvel ile çevrili, nesih hat ile yazılan, ilk sayfasında neoklasik bezemeler bulunan, Allah ve Muhammed ile ilgili yazma eser. (9,5x15 cm.)
3. Hz. Peygamber`in hayatı ve ilmihal ile ilgili bilgilerin bulunduğu, rık`a hatlı, ciltsiz yazma eser. (20,5x13,5 cm.)
4. "Risale-i ilmihal Alennis verrical" isimli, Recep H. 1134 tarihli, kırmızı cetvelli, nesih hatlı Türkçe eser.(20x14 cm.)
5. Ebru kaplı, yazma meşk kitabı. (18x11 cm.)
6. Hz. Peygamber`in sıfatları ve O`nun anılması ile ilgili rivayetlerin yer aldığı Arapça eser. (14x20,5 cm.)
7. İçinde Farsça beyitlerin bulunduğu, dini konuların işlendiği, ciltsiz Türkçe yazma eser. (11x20 cm.)
8. "100 Hadis-i Latif" isimli, arkasında münacaatlar bulunan, nesih hatlı, hatip ebrusu kaplı yazma eser. (13x19,5 cm.)
9. Nesih hatlı, eksik, ciltsiz yazma cüz. (33x21 cm.)
10. Kuran-ı Kerim`in Fatiha sayfası. (17,5x10,5 cm.)
11. Nesih hatlı, başı ve sonu eksik Kuran-ı Kerim. (lS,Sxll cm.)
12. Kuran-ı Kerim. (13,Sx 3,5cın.)
13. Nesih hatlı, altın cetvelli Kuran-ı Kerim`in ikinci sayfası. (19,5x12 cm.)
14. Nesih hatlı, serlevha sayfası geç devir bezemeli, cüz gülleri kırmızı altından, sonu eksik, yazma Kuran-ı Kerim. (16,5x11 cm.)
15. Yeşil aherli kağıt üzerine çalışılmış meşk. (16,5x11,5 cm.)
16. Aralarında hocanın tasdiği bulunan, iki satır halınde yazılmış meşk. (21x10,5 cm.)
17. İsmail Efendi`nin, durakları altından, 5 satırlı nesihi. (17x11 cm.)
18. "Meded ya Velayet sah" yazılı celi sülüs. (47x37,5 cm.)
19. Yeşil aherli kağıt üzerine çalışılmlş meşk. (12x16,5 cm.)
20. İki adet Battal ebrulu kağıt. (15x12,5 cm., 12x14 cm.)
21. "Devrül ala" denilen Duaname. (11,5x17,5 cm.)

Şamdanlar:

Boyun kısmı düz, çan kaideli, kalaylı bakır şamdan. Üst kısımdaki kitabede, "Kad vakefa haze`s şamdan Serdar oğlu el Hacı süleyman Ağa H.1145" okunmaktadır.

Bu eser hakkında bilgi sahibi olanların başvurabilecekleri yer : 
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü 312-310 4960

 

 

 

 

Kuran-ı Kerim

Bulunduğu Yer :Şanlıurfa Müzesi

Materyal :Kağıt

Deri muhafazalı olup altı dağılmış vaziyetdedir. Baş ve son kısımlarda noksanlık vardır. Yazılar siyah ve kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Yazılar kırmızı mürekkeple iki çizgi ile çevrelenmiştir. Herhangi bir süsleme yoktur.

Uzunluk: 31 cm. - Genişlik: 23 cm. - Kalınlık: 2.6 cm.

 

Kayıp Kuran-ı Kerim

Mayıs ayı içerisinde kaybolduğu bildirilen Kuran-ı Kerim sayfalarının resimleri.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Topkapı Kuranı" Kıbrıs`tan Geldi

Geçen yıl 2 Eylül gecesi çalındıktan sonra "Topkapı Kuranı" olarak tanınan 11. yüzyıl Selçuklu kelam-ı kadimi KKTC`de ele geçirildi. Biri Londra`da üçü Kıbrıs`ta olmak üzere dört kişi tutuklandı. Londra Christie`s Müzayede evinin adının karıştığı, Scotland Yard`ın da devreye girdiği olaydan sonra eser Topkapı Müzesi`ne teslim edildi.

Niteliği açıklanmayan bir ihbarı değerlendiren KKTC Polis Genel Müdürlüğü Narkotik Şubesi dedektifleri, ikisi TC vatandaşı olan üç kişiyi 27 Mayıs sabahı tutukladı. Soruşturma sonucunda soygunu Muhlis Çiftçi`nin (37) Topkapı Müzesinde 2 Eylül`de gerçekleştirdiği, geceyi içeride geçirdikten sonra sabah saraydan çıktığı, daha sonra kendisine Metin Karahan`ın (35) yataklık yaptığı anlaşıldı. Eseri 10 ay süre ile Türkiye`de saklayan hırsızların, birkaç yüz bin sterlin edeceği söylenen eseri, ortalığın yatışmasından sonra pazarlamak için çeşitli yabancı müzayede evleri ve özel galerilerle ilişkiye geçtikleri belirlendi. Bu arada Londra Christie`s Müzayede Evi`nin İslam Sanatı ve Halılar Bölümü Sorumlusu William Robinson ile de faks iletişimi kuran hırsızların, üçüncü fakslarında eserin "müzayede" yerine "özel satışla" gerçekleştirilmesi isteğinde bulundukları saptandı. Robinson`un 24 Mayıs`taki faks yanıtında "Yazdıklarınızdan kuranın kendi denetiminiz altında olduğunu anlıyorum" dedikten sonra şu satırları yazdığı açıklandı. "Hafta sonuna kadar başarılı bir satış güvencesi veremem. Olabildiğince çabuk bir satış için çalışacağım. Böylesine gösterişli bir parçaya ilgi duyacak olan pek çok müşterimiz var. Kendilerine tavsiye edebilmem için, orijinalini görmem gerekir. Değerli müşterilerimize neyi tavsiye ettiğimi bilmem bu işin bir gereğidir:"

Bu yanıt üzerine Türk gümrüklerinden çıkarken yakalanabilecekleri kuşkusu ile Çiftçi ve Karahan, deniz yolu ile gittikleri Kıbrıs`a 25 Mayıs`ta Girne Limanından giriş yaptılar. Adada adları açıklanmayan bazı kişilerle ilişkiye geçen ikili, kendilerine kurye olarak verilen Gönyelili Gürdal Mehmetçik`e "kelam-ı kadimi" teslim ettiler.
Gürdal Mehmetçik, Christie`s yetkilisi Robinson`a eseri göstermek üzere Londra`ya götürmek için 27 Mayıs sabahı gittiği Ercan Havaalanında uçağa binerken kuran ile birlikte yakalandı. İfadesinde adlarını verdiği Çiftçi ve Karahan da Kıbrıs`ta tutuklandı. Üzerlerinden çıkan fakslardan Christie`s bağlantısı anlaşılan, ayrıca kimliği açıklanmayan Londra`daki bir aracının adından da söz edilen fakslar KKTC polisince Scotland Yard`a iletiIdi. Londra`daki orta yaşlı olduğu söylenen kişi de tutuklandıktan sonra kefaletle serbest bırakıldı.

Scotland Yard Sanat Eserleri Bölümü "Christie`s soruşturmanın tüm aşamalarında yakın işbirliği içinde oldu, herhangi bir yasa dışılığına rastlanmadı." açıklamasını yaparken Müzayede Evi yetkilileride "Scotland Yard Sanat Eserleri Bölümüne yardımcı olduk." demekle yetindiler.

Her iki kurumun yetkilileri ise, hırsızların kendilerine gönderdiği ilk mektupta kuşku duyup o andan itibaren bilgi verip vermedikleri sorusunu ise yanıtsız bıraktılar. Öte yandan, amınsanacağı üzere Ödemiş-Birgi`den kaçırılan Selçuklu ahşap mimber kapıları kendilerine önerildiğinde Christie`s durumu anında Scotland Yard`a bildirmiş ve kapılar Londra`daki bir özel galeride ele geçirilerek Türkiye`ye geri gönderilmişti.

Lefkoşa Mahkemesi`ne çıkarılan sanıkların üç gün süre ile tutuklanması kararına avukatları Menteş Aziz itiraz etmedi. Çiftçi için eski eser kaçakçılığı ve ayrıca eski eserin varlığını bildirmeme suçlarından 3 yıl, yardakçısı olduğu söylenen Karahan`a 27 ay ceza öngörülüyor. Her iki sanık Kıbrıs`taki cezalarını tamamlayıp Türkiye`ye geri verilince ayrıca hırsızlık suçundan da yargılanacaklar. Mehmetçik ise bu suçlara ek olarak çalıntı mal bulundurma suçundan da ceza görebilecek. Avukat Aziz, sanığın eserin çalıntı olduğunu bilmediğini söyledi. Sanıkların yargılanması Kasım ayına ertelendi.

İstanbul`a gönderilen kelam-ı kadimi teslim alan Topkapı Müzesi yetkilileri, eserin çalınan parça olduğunu doğruladılar.
1091 yılında İran Selçukluları döneminde Gazneli Hüseyinoğlu Osman`ın yazdığı 239 sayfalık 25,5x34 cm boyutundaki kuranın dış yüzü meşin üzerine soğan rengi gezi ile kaplıdır. Önünde birbirine bitişik dört yuvarlak içinde "Elhamdülillah" diye başlayan yazılar bulunuyor.


Bu eser hakkında bilgi sahibi olanların başvurabilecekleri yer : 
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü 312-310 4960

11.Yüzyıl Selçuklu Kelam-ı Kadimi Hırsızlığı Fırtına Yarattı

Topkapı Sarayı`ndan çalınan bir "Kelami Kadim" Türk Müzelerindeki güvenlik sorununu da gündeme getirdi. Bu konuda söylenecek çok şey var. Birini söylemekle sorunun boyutlarını da aktarmış oluruz: Elektrik faturalarını ödemekte güçlük çeken bazı müzelere birkaç yıl önce "enerji tasarrufu" adı altında verilen talimatla, ziyaretçiler çıktıktan sonra tüm elektriklerin sigortalarından, gece boyunca kapatıldığını biliyor muydunuz?

Çalınan Kuran`ı, 1091 yılında İran Selçukluları döneminde Gazneli Hüseyinoğlu Osman yazmıştır. 239 sayfalık 25.5x34 cm. ölçüsündeki bu Kuran`ın dış yüzü meşin üzerine soğan rengi gezi ile kaplı. Önünde birbirine bitişik dört yuvarlak içinde "Elhamdülillah" diye başlayan yazılar var. Yedi levhası Arap işi, cüz yanları yaldız süslüdür. Bu Kelam-ı Kadim (Kuran), 15. cüz sonlarından başlamakta ve Hac suresinin sonunda bitmektedir. Bu tek ciltte toplanan Kelam-ı Kadim`in önceki ve sonraki cüzlerini içeren bölümlerini oluşturan ciltlerin varlığı bilinmiyor. Dolayısıyla tüm bir kuranı kapsamıyor. Bazı sayfaları lekeli olup, bazı sayfalarıda onarım görmüş.

2 Eylül gecesi gerçekleştiği anlaşılan hırsızlık olayı ile ilgili İstanbul Mali Şubesi`nin soruşturması, Kültür Bakanlığı müfettişlerinin incelemeleri bu satırlar yazılırken sürüyordu. Deprem olayının gündemde olduğu bir an ortaya çıkan hırsızlık Türk medyasında ve hatta yabancı basında geniş yankı buldu. Çeşitli cami ve kütüphanelerde sık sık, hatta daha değerli el yazması kuranlar çalınırken, basın bu olayları tek sütunluk bir haber olarak değerlendirmekteydi. Ne olmuştu da Topkapı Kuran`ı böylesine büyük bir fırtına yaratmıştı?
Fransız yönetmen Julles Dassin`in "Topkapı" filminde Melina Mercury, Maximillien Schell, Peter Ustinov`un zümrüt saplı hançeri çalma girişimlerini anlatan film insanların belleklerinde yer etmiştir. Türkiye`de ve yurt dışında genel kanı Topkapı Sarayı´nın ABD altın rezervinin bulunduğu Fort Knox gibi korunan, güvenilir bir yer olduğudur. Bir de Osmanlı Döneminde Topkapı Haremi`ne kimsenin giremediği söylencesi de eklenince Topkapı`nın güvenlik öyküleri masallaşmıştır. Oysa gerçek hiç de o kadar parlak değildir.
Agatha Christie öykülerini andıran "Topkapı Kuranı" hırsızlığı üzerine "Kim (ya da kimler), neden, nasıl çaldı? Değeri ne kadar? gibi sorular soruldu. Kuşkusuz bu soruları Mali Şube dedektifleri de hemen hemen her gün gittikleri Topkapı`da her görevliye soruyorlar. Bilinmezliğin yumağında buldukları bir ipucu için aynı kişilerle çeşitli kereler yeniden konuşmak zorunda kalıyorlar. Henüz sonuç yok.
Eserin nasıl ve ne zaman çalındığı belirlendi. Belirlenemeyen hırsızın (yardımcısı da olabilir) kimliği ve Kuran`ın şu anda nerede olduğu, hatta hala Türkiye`de olup olmadığıdır. Varsayım şöyle: Hırsız müzenin kapanmasına yakın içeride saklanıyor (hırsız içeriden bir kişi de olabilir). Eserin bulunduğu kilitli vitrini önden değil, (alarmın öne bağlanmış olabileceği ve ilk bakışta hemen belli olmaması gibi düşüncelerle) arkadan kırıyor. Hırsız elini kolunu sallaya sallaya ön kapıdan çıkıyor. Ancak burada kuşkulu bir durum var. Ön kapı, ziyaretçiler çıktıktan sonra dışarıdan kilitleniyor. Hırsız bu durumda nasıl dışarı çıkıyor? Hırsız, ziyaretçilerin ayrılmasının ardından ve kapı kilitlenmeden hemen önce çıkmış olamaz. Çünkü kapı kilitlenmiş, sabah göreve gelindiğinde kapının açık olduğunun görülmesi üzerine, hırsızlık olayı saptanmıştı. Bu durumda, "hırsız geceyi içeride mi geçirdi? Dışarıdan kilitli kapıyı içeriden nasıl açtı?" soruları soruluyor.

Uzmanlar üç değişik parmak izi belirlediler. Bu parmak izlerinin bir kaç turiste de ait olabileceği ve hatta plastik bir eldiven parçası da bulunduğu için hiç iz bırakılmamış olabileceği de düşünülüyor. Güvenlik kameralarında herhangi bir görüntü saptanamadı. O bölümde elektronik denetim aygıtı olmadığı için alarm çalmadı. Koskoca Topkapı Sarayı`nda o anda topu topu 8 gece bekçisi olduğundan, hiç kimse olayı görmedi. Hazine Dairesi`ndeki sıkı güvenlik önlemleri (alarm, TV kameraları ve bekçi) üçlüsünün birlikteliğinin öteki bölümlerde olmadığı biliniyor. Her yıl bütçeden 20 bin imam kadrosu veren TBMM, yıllardır Kültür Bakanlığı´nın istediği 1000 gece bekçisini esirgemektedir. Bugün Topkapı`da olan olayın benzerlerinin öteki müzelerde olması kaçınılmazdır.
Geçen yıl Sayıştay Başkanlığı`nca yapılan bir incelemeye bağlı olarak hazırlanan bir raporda şu uyarı yer almıştı: "...Gerek müzelerde ve gerek ören yerleri, tümülüs ve höyüklerin bulundukları arazilerde güvenlik ve personel yetersiz olduğundan özellikle son yıllarda müzelere yönelik hırsızlıkların arttığı gözlenmiştir Müzelerin çoğunda, güvenlikle ilgili kontrol sistemleri ve teknik araçları bulunmuyor. Uzmanlar kuşkusuz olaym çözümüne eserin "kimlik kartının" da bir ipucu verebileceğini göz ardı etmiyorlar. Hırsız, aynı vitrinde ve aynı salonda çok daha değerli eserler bulunduğu halde onlara dokunmadan neden özellikle bu eseri seçti? Çalınan eser, tüm bir kuran değildir. Bir kuranın belirli bir bölümünün bir ciltte toplanmışıdır. Kuranın önceki ve sonraki bölümleri de ayrı ciltler içinde olabilir ve yazıldıktan sonra 900 yıl boyunca çeşitli eller değiştirmiş olabilir. Hırsız yarı amatör, yarı profesyonel bir kişi olabilir. Bu işi düpedüz bir adi hırsızlık olayı olarak gerçekleştirebilir. Çaldığı eserin tam ya da eksiksiz, az ya da önemli önemsiz olduğunu bilmiyordu. Camilerden değersiz bir kuran yerine Topkapı`dan bir eser çalmakla dolar milyoneri olmayı düşledi, kafasına koydu, gözüne bunu kestirdi ve çaldı.
Bir başka varsayım ise, bir kaç yıl önce Topkapı Sarayı`nda bazı çini hırsızlıkları olayı TV ekranlarına yansımıştı. O dönemde bir uzman olan bugünkü müdür Filiz Çağman`a ihmali nedeniyle işten el çektirilmişti. Daha sonra gerçek anlaşılınca ve müze müdürü ölünce yerine Çağman atanmıştı. Uluslararası alanda önemli ve değerli bir uzman olan Çağman`ın, durumunu zayıflatmak isteyenlerce bu hırsızlıklar düzenlenmiş olabilir. Sarayda sanat tarihçileri ve arkeologlardan başka, eski yazılı metinleri okumak ve çevirmek için İmam Hatip Okulu ya da İlahiyat Fakültesi mezunları da çalışmaktadır. Bu kişilerin uzun bir süredir, yönetimde etkin rol almak istedikleri bilinmektedir. Müze içindeki hizipleşmeler bu hırsızlık düzenine neden olabilir.

Bir başka görüş ise, eserin kimlik kartından kaynaklanıyor. Örneğin Hazret-i Osman Hattı olarak bilinen Kuran-ı Kerim Nuruosmaniye Kütüphanesi`nde bulunuyordu. "Bir bölümü 1993`te koparılarak New York Metropolitan Sanat Müzesi`ne satılmış, daha sonra öteki bölümleri de 1996`da Londra`da müzayedeye çıkarılmıştı. Genelde, bu tür yarım eserleri birleştirmek isteyen özel koleksiyoncu ya da müzeler, geri kalan parçanın alımına da talip olmakta ve bir anlamda dolaylı bir sipariş vermektedirler. Londra ya da New York`taki müzayede ise bir "aklama aracı" olarak kullanılmaktaydı. Dolayısıyla, Topkapı`dan çalınan bu tek ciltlik kuranın öteki ciltlerini elinde bulunduran kişi ya da kurumlarca, hatta biraz abartarak İran Selçukluları`na ait bir Kuran olduğu için İran`dan bir sipariş yapılmış olabileceği de öne sürülüyor.

Bu eserin envanteri ve resmi Interpol`e iletildiği için yabancı müzayede evleri ile antikacıların bu çalıntı eseri alamayacakları bir gerçek. Bu durumda olay eğer adi bir hırsızlık ise, bu eseri çalan kişi, bunu satamayacağını anlayacağı için götürüp bir yere bırakabilir. Benzeri bir olay Ayşegül Nadir olayında da yaşanmıştı. Kayıp bir eserin bir kaç gün sonra bahçesine bırakıldığnı Ayşegül Nadir açıklamıştı. Ancak aradan geçen bunca süre içinde bu yola gidilmemesi, olasılığı ortadan kaldırmakla kalmıyor, yurt dışına çıkmış olabileceği kaygısını da yaratıyor.

Kuşkusuz, bu eserin değeri müzayedeye çıkmadığı için belirlenemiyor. Bu tür Kuranlar, uluslararası müzayedelerde 5-50 bin dolar arasında değişmektedir. İspanya`da 12. yüzyılda yazılmış bir Endülüs kuranı geçen yıl yaklaşık olarak 1 milyon dolarlık (450 milyar lira) satışla dünya rekoru kırmıştı. Bu eserin değeri, Batı`da yazılmış ender bir kuran oluşundan kaynaklanıyordu. Bir gazetemizde yazıldığı gibi Topkapı`dan çalınan bu eksik kurana 3 trilyon liralık bir değer biçmek abartıdan ötedir.
Türkiye`de müze güvenliği denilince akla müze müdürlüğünün sorumluluğu geliyor. Oysa güvenlik bir uzmanlık işidir. Örneğin New York Metropolitan Sanat Müzesi`nin güvenliği ve finansmanından belediye sorumludur.
Bugün Türkiye`de, herhangi bir mağazaya giderken bile metal dedektörlü, TV monitörlü güvenlikleri özel kuruluşlar sağlamaktadır. Bu durumda müzelerin güvenliğinden Kültür Bakanlığı kadar İçişleri Bakanlığı, Jandarma Komutanlığı ve TBMM de sorumludur. Türk müzeleri, bu koşullar altında ya "yol geçen hanından ya da Nasrettin Hoca Türbesi`nden" farksız konumdadır. Son olay bu acı gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur. (Ö.A.)


Bu eser hakkında bilgi sahibi olanların başvurabilecekleri yer : 
Kültür Bakanlığı ve İstanbul Mali Şube

Manisa Müzesi`nin Kayıp El Yazmaları

Bulunduğu Yer :Manisa Müzesi

Manisa Müzesi, Müze Ei Yazması Defterine kayıtlı olduğu bilinen üç adet Kur´an-ı Kerim çalınmıştır. 490, 500 ve 514 envanter numaralı el yazması Kur´an-ı Kerimler, şemseli ve altın yaldız çerçevelidir.

 

Kuran - El Yazma

Bulunduğu Yer :Karaman Müzesi

Boyut :15.5x9.5x4.5 cm.

Meşin ciltli 1156 h. tarihinde Konya´lı Mehmet Bin Osman yazmış sahibi Mehmet Beşe´dir. Elle yazılmış tezhipli ve eskidir.